Homeopatinin temel ilkeleri, Batı kültüründe Tıbbın babası olarak bilinen Hippokrates’ e dayanır (İ.Ö 5.yy). Homeopati de Yunan ‘da kök bulup buradan diğer kültür ve uygarlıklarda da filizlenmiştir.
Hippokrates, Tıp öğrenimini ilerletmek için Mısır’da uzun süre kalmıştır. Notlarında, hastalıklar iki yöntemle tedavi edilir: “ Bir, hastalığın nedenine karşı antidotu ( karşıtı, zıttı ) ; iki, hastalığı yapan etkenin kendisi veya benzeri’’ kullanılır.
Daha sonra İsviçreli Doktor Paracelsus (16. yy) da kitabında “ Hastalıklar kendilerini yapan etken veya benzeriyle tedavi edilmelidirler “ görüşündeydi.
İnsanlık tarihinin gelişimiyle farklı uygarlık ve kültürlerde evrimleşen, uygulanan Homeopatik tedavi yöntemi ilk somut şeklini bundan 200 kadar yıl önce Alman doktor, kimyacı, eczacı ve dil bilimci Samuel Hahnemann (1755-1843) tarafından aldı.
Yedi lisan bilen Hahneman, öğrenimini çeviriler yaparak sağlamıştır. Devamli eski Yunan ve Latin kültürlerinden çeviriler yapıyor, hem bilgisini artırıyor hem de gelişen kültürüyle dünya görüşü farklı boyutlara ulaşıyordu.
Zamanında tifo, kolera salgınları Avrupa’yı kasıp kavururken, geleneksel Tıbbın çaresiz ve acımasız yaklaşımı Doktor Hahnemann’ı yeni arayışlara itti. Zihni Tıbbi yaklaşımlarla devamlı yeni yöntemler aramaktayken; ilk iş olarak hastalıklarla mücadelede hijyen ve beslenmenin önemini vurguladı. Böylece koruyucu hekimlik kavramını pekiştirdi. Bu arada kimya ve eczacılık öğrenimine başladı. Derin bir bilgi birikimi olan bu kültürlü insan, bir gün Homeopati’nin kapısını açacak anahtar olayı keşfetti.
Yaptığı Tıbbi makalelerinin birinde, Sıtma tedavisinde kullanılan ve Kınakına ağacının kabuğundan elde edilen Kinin adlı maddenin ishal yapıcı etkisi nedeniyle Sıtma tedavisinde etkili olduğu bilgisini okuyunca, bu maddeyi kendisi kullanır ve zaman zaman çıkan ateş, titreme, çarpıntı, susuzluk, gibi Sıtma benzeri nöbetler geçirir.
Bu deneyim sonucunda, sağlıklı bir insanda bazı belirtilere yol açan maddenin, hastalığı tedavi ettiğini görür. Bu düşüncenin ışığında çalışmalarına başlar ve seksen sekiz yıllık yaşamının geri kalanını araştırma, tedavi ve kitaplar yazarak geçirir.
1810 ‘da Homeopati’nin ana prensiplerini, günümüzde de hala temel referans olarak kullanılan ‘’ Tedavi sanatının Organonu” unu yayınladı.